Abdullah GENEL


Bizim Burada Ne İşimiz Var?


   Tabi bütün bunlar olurken bunları biz bu coğrafyada yaşarken  hayata atılma dönemlerimiz yanaştıkça, acaba bizim buralarda ne işimiz var diye soru sorma ihtiyacı hasıl oldu. Madem Uzungöllüyüz, bizim buralarda ne işimiz var tabi, biz o zamanları bilmiyoruz. Bildiğimiz nüfus yoğunluğu, gelir kaynaklarının sıkıntılı olması, talep edilmesi üzerine devletin oluşturduğu bir göç diyebiliyorum. Bizim  burada yani Dönerdere’de süper bir sirkilasyon var. İstirahat zamanları veya akşam muhabbetlerinde ister istemez kulak misafiri olurduk, zaten televizyonun, telefonun olmayışı akşamları en az 5 veya 10 kişinin bir araya gelmesi kaçınılmazdı. Haber sorma, gelen gidenin olup olmadığı sıladan ne haber var veya farklı muhabbetler olurdu. Çünkü konuşmanın, diyalog kurmanın haricinde tek bir iletişim aracı vardı.O da telefondu. Telefon’da ortak kullanımdı. Resul Uçan’ın  orada kurulan bir mini santralle iletişim kurulabiliyordu zaten. Uzun boylu bir konuşma veya detaylı bir muhabbet olmuyordu tabi. Bekleme, arama vesaire derken, sadece karşıdaki akrabalardan alınacak olumlu veya olumsuz  bir habere göre kendilerini ayarlıyorlardı. Mektup yaz, mektup bekle derken arada geçen zamanın mutlaka diyalogla geçmesini sağlıyor tabiki. Yapılan bu muhabbetlerde Uzungöl kelimesi bol bol geçiyor,  zaman zaman Uzungöl’ün çileleri anlatılır, zaman zaman da birlik beraberlik sade samimi sosyal etkinlikler, çektikleri çileler, nüfus sayılarının kalabalık olması yayla mezire işleri, kışın yakacak, ailenin yıllık nafakalarının temin edilmesi, aileden öğrenci varsa onun eğitimi için sarf edilecek maddi harcamaların temini.. Dolayısı ile büyük bir efor sarf edilerek hayatı idame etme çabaları anlatılırdı. 

 

   Uzungöl’ün coğrafi durumu, zor şartları, tabi bunları biz görmediğimiz ve bilmediğimiz için çok tuhaf bir olay gibi gelirdi bize. Bizde buranın Uzungöl’e göre çok daha rahat, çok daha gelirli olduğunu idrak ettik. Onun için Uzungöl’e maddi anlamda bir özlemimiz olmadı, ancak Uzungöl’deki sosyal etkinliklerin, yani işten artan zamanlarını kaval, horon, seyir tertiplemeleri, yardımlaşma muhabbetleri, kendi aramızdaki diyalogları, daha da kamçılıyordu bizleri ama ne olursa olsun bize göre Dönerdere Uzungöl’e göre daha gelirli daha rahat daha geniş imkanlara sahip bir yerdi. Gerçekten de öyleydi o zamanlar. Yani 1970’li yıllarda Dönerdere Uzungöl’ün Almanyası olarak nitelendirilirdi. Uzungöl o dönemlerde Almanya, Fransa başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesine de  bayağı bir göç vermişti tabi. Buda yaklaşık 20 yıl sürdü. O tarihten sonrası ibreler ters dönmeye başladı. Neyse ki biz Dönerdere’ye tamamen adapte olduk ama parçamızın büyük bir kısmı da Uzungöl olduğunu beynimize kazıdık. Göç eden ailelerden bir kısmı Uzungöl’deki yerlerini gelir getirmiyor diye satmanın telaşına düşmüş  ve gelenlerin büyük bir kısmı da, oradaki gayrimenkullerini sattı. Bir kısmı da Van  ilinde gayri menkul alarak değerlendirmeye çalışmıştı. Diğer bir kısmı da Dönerdere’den ek olarak kendine arazi alıyor veya tarım makinalarına yatırım yapıyordu. Diğer bir kısmı da ne olursa olsun ben satman diyerek Dönerdere’deki hayatına devam etti. Bakalım zaman ne getirir ne götürür.

   Uzungöl  Van’a tercih ediliyordu. Buranın maddi geliri Uzungöl’e göre kat kat fazla olduğu için  geri dönüş gibi bir düşünce olmamıştı. Tabi ki bizim de ilkokul dönemi bitti. Artık Ortaokullu olduk ama nerede okuyacağız hesabı yapılmaya başlandı. Bizden öncekiler, yani Uzungöl’den gelen çocukların bir kısmı Van, bir kısmı Erzurum bir kısmı da Uzungöl’de mandıradan kalma Orta Okul’da okudular ve okuduk. Zamanın şartları çokta okumaya müsait değildi. Mutlaka akrabalarımızın yanında olma zorunluğu vardı. Kar kış, anadan babadan uzak, istediğin gibi davranamıyorsun  ve çekingenlik okulda olumsuzluklar yaşattı bize. Yani eğitim dönemimiz de bayağı bir sıkıntılı oldu. Ama yine de oradaki akrabalarımızın bize azımsanmayacak destekleri oldu. Nede olsa, ya yeğendir, ya da torun. Mutlaka kanat germek zorunluluğu vardı. Rabbim cümlesinden razı olsun inşallah.

 

   Yaz tatillerinde köyün tarım yeri olması hasebiyle, tabiri caiz ise nefes alacak zamanımız olmazdı. Buğday, ot, hayvancılık çok yoğun bir çalışma temposu oluştururdu bizlerde ama sezon sonunda da hasılatımız iyi olurdu. Evet artık Dönerdere’ye adapte olmuşuz. Coğrafyasına, arazisine, adet, gelenek, göreneklerine, kendi aramızda dayanışmanın hat safhada olmasına varana dek ortam oluşmaya başlamış. Hatta, ekstra geleneklerimizde oluşmaya başlamıştı. Van-Trabzon karması bir kültür oluşmaya başladı. Kaval ve zurna bir arada çalınmaya, halayla horon  yana yana oynanmaya başlamıştı. Bunları iler ki yazılarımızda sizlerle paylaşacağız. Sakın haaa! Emek köyündekiler, sanmasınlarki onları unuttum. Kesinlikle yazdıklarımın tamamı, Emek Köyündeki hemşehrilerimiz içinde geçerlidir. Hatta olan bitenlerin tamamına yakını beraber ve kollektif bir şekilde işliyordu. Bizler Van’a  gelmeden hepimiz aynı memleketten aynı coğrafyadan aynı sebeplerden gelmişiz zaten.

Büyükköy!

İnceli!

Hocalı!

Gölbaşı!

Filak!

Kastel!

Malbet!

Haros!

  

Aşağılardan Holaysa!

Baltacılı

Bütün bunlar bir araya gelerek Dönerdere ve Emek Köyleri oluşturuldu. Evet, sıkıntılı zor şartların yaşandığı,  yabancılığın yaşandığı, bilinmeyen coğrafyanın bizlere ne kazandıracağı veya ne kaybettireceği, ne alacağı, ne vereceği bilinmeyen ama göçün ne kadar zor olduğu, adaptasyon sürecinin nasıl olacağı, bütün bu badireleri en az bir kayıpla nasıl atlatılır hesapları altında birlikteliğimiz ile epey bir yol kat etmişiz ELHAMDÜLİLLAH.

   O dönemlerde Özalp ilçesinde ticari ve gayri menkul anlamında küçümsenmeyecek bir atılım gerçekleştirildi diyebilirim. Ki Özalp, taki ticari sirkülasyonun yüzde kırkına yakını Dönerdere ve Emek Köylülerinin elinde idi. Hem de bayağı güçlü bir şekilde. Lakin buda çok fazla sürmedi  ve verilen göçler Özalp’da ki ticari varlığımızı bayağı aşağıya çekti,hatta bitti de diyebiliriz. Evet, oradaki halkın talebi üzerine ve devletin uyguladığı göç politikası sonucu biz buradayız. Bizim için iyimi oldu, kötümü oldu onun yorumunu yapmak çok ama çok zor. Çünkü her iki tarafı da yaşamak gerek. Biz her iki tarafı yaşayamadık. Yaşayanların bir kısmı memnun, bir kısmı yorum yapamıyor.. Hadi bakalım! Hayırlısı diyerek iler ki yazılarımız, daha neşeli olur ümidiyle görüşmek üzere hoşcakalın…

  • BIST 100

    9549,89%1,94
  • DOLAR

    34,54% 0,18
  • EURO

    36,00% -0,62
  • GRAM ALTIN

    3005,99% 1,50
  • Ç. ALTIN

    5006,70% 1,01
  • Cumartesi 21.1 ° / 13.5 ° Güneşli
  • Pazar 11.1 ° / 7.5 ° Şiddetli yağmurlu
  • Pazartesi 8.1 ° / 4.7 ° Orta kuvvetli yağmurlu

Trabzon

23.11.2024

  • İMSAK 05:42
  • GÜNEŞ 07:11
  • ÖĞLE 12:13
  • İKİNDİ 14:42
  • AKŞAM 17:04
  • YATSI 18:28