Konumuz yine Uzungöl. Onlarca kez yazı yazıp yazmamakta tereddüt ediyordum. Hatta yazılarımı yazıp yazıp sildiğim de oldu. Yıllardan beri Uzungöllü vatandaşlarımızın üzerindeki kara bulutların gitmesi için, Uzungöllü vatandaşların ve işletmecilerin, hatta stkların birlikte hareket edip, bir yanlış durum söz konusu olduğunda, top yekün birlikte hareket ederek, ortak akılla hareket etmesini savunanlardan biriydim. Başta ailem de olmak üzere, çevremdeki hemşehrilerimizin bu düşünceme karşı düşünceleri "yahu sen mi kurtaracaksın bu memleketi", "boş ver sen karışma bu işlere", "Uzungöllülerle bu iş yapılmaz", "Bizim milletten bir cacık olmaz" cümlelerini hep duydum ve işittim. Hem de tekrar edile edile. Oysa ben de, her seferinde bu birliktelik ve ortak akıl hareketi sağlanılmadığı taktirde kendi içimizde kopmalar olacağını ve gün gelecek sorunlarımızın çok daha büyük olacağını her yerde anlattım durdum. Bu sorunlar büyüdüğü zaman çözüm aramaya kalkışacak olanların bireysel girişimleri malesef sonuç bulamayacağınıda dile getirmiştim.
Toplumsal olarak kitlesel hareket ile her soruna anlık tepki verebiliyor olmalıydık. Biz bir olmalıydık. İmarın'dan tutun, yıkım kararlarına dek. Fiyat kontrolünden, belediye başkanınımızı seçmeye, şehir merkezi ile olan diyaloğumuza ve yerel medya ile ilgili olarak merkeze daha yakın ilişkiler tutmaya dek. Lakin bu düşünceye çok az sahip insan olsakda, o düşünceye sahip olmayanlar bunu anlamadı. Belkide çıkarları vardı, belkide vurdum duymazlıkları.. Her neleri varsa hayrını görsünler şimdi..
Uzungöl Haber olarak bu sorunları dile getirmek, bunların gerekliliğini insanlarımıza aktarabilmek, bir kamuoyu oluşturabilmek ve araştırıp okuma yetimizi güçlendirebilmek için Uzungöl Haberi açmıştık. Bir yandan da bölgemizdeki haberlerimizi insanlarımıza her hangi bir maddi beklentiye girmeden Bursa Uzungöl Derneği Bilgi İşlem ve Medya Sorumlusu Hakan Sezgin abim ile birlikte bu sitemizi, haber portalımızı açmıştık. Çünkü biz, Bursa gibi bir gurbet şehirden Uzungölümüze aslında bir kamu görevi olan haberciliği sağlamaya çalışıyorduk. Hemde kendi cebimizden ciddi masraflar yaparak. Helali hoş olsun ki bizler pişman da değiliz, şikayetcide değiliz. Bu işi de severek yapıyoruz zaten. Amacımız Uzungöl'ün sorunlarını teşhis edip dile getirmek, konuşabilip, tartışabilip çözümler üretebilecek girişimlere ön ayak olabilmek niyeti ile. Şahsım olarak bir kaç köşe yazısı ile imar sürecinden tutun, yıkımlar, fiyat politikalarına,daha kaliteli hizmet edebilmeye değinmiştim. Vs. vs..
Her geçen gün sorunlarımız büyüdü. Bugün Uzungöl'de yaşayanlar bunları daha iyi bilecektir. Köşe yazılarım haricinde sosyal medya üzerinden canlı yayınlar yapıp, bu konuları farklı Konuklarımız ile dile getirmeye çalıştık. Bazı oluşumları yaptık. Lakin Uzungöllü hemşehrilerimiz heralde bu girişimlerimizi önemsemedi. Özellikle de imar konusunda (Bu zamana kadar çıkarılan planlarda vatandaşlarımızın ilgili kurumları bir masaya çekip pazarlık yapabilecek duruma kadar gelmiş olduğumuz süreç). Varsın önemsemesin. Ben de önemsemiyorum bu önemsememelerini. Biz, bir kaç gönül insanı, memleket sevdalısı ile gücümüzü ata topraklarımızın bize verdiği Uzungöllü olmak aidiyeti ile memleket ve vatan aşkı ile, Allah rızası için elimizden geleni yaptık. Hatta halen yapmaya devam ediyoruz ve yaptığımızı çoğu vatandaşımız önemsemeden ve bilmese bile..
Bu konuda büyük bir talihsizlik olarak Çaykara İlçemizin Belediye Başkanı Sayın Hanefi Tok Bey'in yetersizliğini ve liyakatsızlığını, sürecin bu ana kadar gelmesinde en büyük etkenlerden biri olarak Görüyorum.Yani şöyle;Ben o belediyenin Başkanı ve bu insanların önderi olsa idim o yıkımlara sessiz kalmazdım. Çözüm odaklı bu işi sosyal devlet anlayışı ile çözmeye çalışırdım. Kaçak yapılara bu şekilde göz yummazdım. İmar planı içinde kapı kapı gezip bu planın orta yolunu bulmaya çalışıp asgari müşterekte planda bir mğtakabat sağlardım.Trabzon Belediye Başkanımızında (Çaykaralı) böylesine Uzungöl için tarihe kara leke olarak düşen o yıkımlar ve o büyük askeri operasyonda bu şehri yönetiyor olmasıda büyük bir hezeyan. Bir kez olsun Vali Bey ile birlikte Uzungöl'e gelip, onları muhatap bile almayan, yıkım dan sonra evsiz kalanlara bir çadırı bile reva görmeyen ahir zaman yöneticilerimiz.Alınan vergileri Uzungöl için harcamayan sosyal devletimizin yöneticileri. Heyhat!.. Allah var gam yok. O makamlar geçici lakin, aldıkları sorumluluk ve veballer kalıcı.Ölüm var ve ahiret günü var. Çaykara Belediye Başkanı sayın Hanefi Tok Bey'in ilk seçim vaadinde verdiği vaatleri yerine getirmeyip aynı vaatleri tekrardan 2. döneminde de Uzungöllü vatandaşlara sunup %70-80 üzerinde oy alması da Rabbimizin Rad suresindeki ifadesi ile "İnsanı önünden ve ardından takip eden melekler vardır. Allah’ın emriyle onu korurlar. Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez. Allah, bir kavme kötülük diledi mi, artık o geri çevrilemez. Onlar için Allah’tan başka hiçbir yardımcı da yoktur" sözleri aslında bizlerin hakedişi misalidir. Bir söz de vardır ki ; "her toplum hak edildiği gibi yönetilir". Biz aslında bunları hak ettik. Her şeyimizi yitirdik. Komşu komşuna gitmez olmuş, ticaret uğruna komşusunu, arkadaşını, hatta aile efradını bile göremez olmuş.Mirasını bölemez olmuş. Bir işte yaptıkları hatalarda onları uyaranlara kulak tıkamış olmuş. Rebbena demiş, hep bana demiş.. Bunları çok duyuyoruz.. Daha da çoğaltılabilinir.
Merak edenler için 3 köşe yazım var haber sitemizde. Bir çok öngörüm üzülerek söylemeliyim ki,bu gün gerçekleşiyor. Bunları sizler de biliyorsunuzdur (takip edip okuyanlar) . Her yazımın sonunda bir olmalıyız, birlikte hareket etmeliyiz demişimdir. Bugün bunun haklılığını müşehade ediyoruz. Şimdi sorunlarımız büyüdü. O sesi çıkmayan, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın mantığında olanlara, o yılanın ısırıkları değmeye başlamış.Şimdi ise, bir şeyler yapmalıyız, hakkımızı savunmalıyız demeye başlıyorlar. Size de günaydın hemşehrim. Bu saatten sonra Uzungöl'ü, Uzungöllüleri ve gelecek nesillerimizi çok büyük sorunlar bekliyor. Bazı güçlerin eli artık Uzungöllülerin üzerinde. Ekonomik olarak, psikolojik olarak ve kamusal yaptırımlar ile adeta Uzungöllülerin canı çıkartılıyor. Yaptırımlar, cezalar, uygulamalar vs.. Hepsinin amacı Uzungöl'ü Uzungöllülerin elinden almak ve kendi rantlarını oluşturabilmektır. Oysa Uzungöllüler kendi potansiyel gücünün farkında değildir.
Uzungöllüler, potansiyel gücünün farkında olabilseydi, kendilerini eğitip geliştirebilseydi, zamana ayak uydurabilseydi, teknolojiyi daha iyi kullanabilseydi, iletişimlerini daha iyi sağlayabilseydi, doğal mimarisine sahip çıkabilseydi, Uzungöl İmar planını çoktan oturtmuş, silüetini korumuş, doğasını korumuş, turizm sertifikasyonlarını almış, teleferiğini, kayak merkezini işletiyor olmuş, turizm sezonunu on iki ay'a çıkarabilmiş idi. Bunlar da arttırılabilir.. Böylelikle değil Trabzon'da, değil Karadeniz de, Türkiye'de en büyük toplumsal kalkınmayı ve sürdürebilirliği sağlayabilirdi. Ama bunun en temeli "ben" değil "biz" olmaktan geçerdi.. İşin özü biz, biz olamadık. Biz birilerinin biz'i olduk.Vesselam...