GAGOŞİM MUHAMMET EFENDİ
Günümüzde Turizm altyapısı ile yaklaşık 50 senedir Dünya Turizminin en önemli Merkezlerinden bir tanesi olan Uzungöl, geçmiş dönemlerde de çok önemli İlim Adamları yetiştirerek, Dünya'nın en önemli İlim Merkezlerinden bir tanesi olmayı başarmıştır.
Gagoşim Muhammet Efendi, bölgemizin İlim Adamlarının belki de en önemlilerinden bir tanesidir. Hocamız ile ilgili çalışmayı bizler için yıllar önce Uzungöl Dergisini hazırlamak için kıymetli büyüklerimiz Hilmi Kanık ve Fehmi Aygün birlikte ekip arkadaşları ile birlikte Bursa Ulucami Emekli İmam Hatiplerinden Merhum Salih Zeki Acar Hocamıza ulaşarak,ondan edindikleri bilgiler ile hazırlamışlardır. Kendilerine teşekkürlerimizi bir borç biliriz.
Bu vesile ile, hem merhum İlim Adamımız Gagoşim Muhammet Efendi’yi, hem de Marmara Bölgesinden Hakka Yürüyen Kıymetli İlim Adamımız Salih Zeki ACAR Hocamızı Rahmet ve minnet ile anıyoruz. Makamları cennet olsun.
18.Yüzyılın sonlarında vefat eden Hacı Gagoşim Muhammet Efendi son tahsilini, Araklı’nın Os Köyünde doğup Bayburt’ta ölen Hacı Hasan Efendi’den tamamlayarak, Uzungöl’e (Şerah) dönmüştür. Gagoşim Efendi, icazet alıp ayrılırken, Os’lu Hoca ağlamış ve demiş ki:
“MUHAMMET EFENDİ İLMİ KARADENİZ’E GÖTÜRDÜ.ONUN İÇİN AĞLIYORUM”
Kısaca bu açıklamayı yaptıktan sonra hala çözülemeyen fetvalar şunlardır.
1- Bir yatakta doğum yapan iki kadın, bir erkek bir kız dünyaya getirdiler.Doğum anında yanlarında ebe gibi kimseler bulunmadığından, kadınlar doğan çocuklardan hangisinin kimin çocuğu olduğu konusunda ihtilafa düştüler.Konu Fetva olarak Hacı Gagoşim Efendi’den soruldu.Hoca Efendi şöyle fetva verdi:
“Doğum yapan iki kadın, hacimleri aynı olan iki kaba, ayrı ayrı sütlerini sağsınlar ve bu kapları hassas bir terazi ile tartsınlar.Sütü ağır gelen kadın erkek cocuğun anasıdır.Çünkü erkek sütü kız sütünden daha ağırdır”dedi.
2- Osmanlı Devlet Rüesasından bir zatın ikinci evliliğinden bir çocuğu doğuyor.Ve baba ölüyor.Ölen şahsın evvelki hanımından olan çocukları,ikinci evliliğinden doğan çocuğa babalarının malından miras vermiyorlar ve diyorlar ki:
-”Sen bizim kardeşimiz değilsin.Çünkü bizim babamız sen doğduğunda çok ihtiyardı.”
Bunun üzerine ikinci evlilikten doğan çocuk, diğerleri ile kardeş olduğunu ispatlamak için zamanın Alimlerine müracaat eder.Çünkü o zamanda bu günkü gibi teknik ve imkanlar mevcut değildir.Neticede kendisini Gagoşim Efendi’ye gönderirler. Durumu dinleyen Hoca Efendi kendisine şu fetvayı verir.
-”Git babanın kabrini aç ve kemiğinin üzerine parmağından kan akıt.Eğer parmağından akan kan babanın kemiğinin içine sızarsa sen o babanın çocuğusun.Yok eğer sızmazsa sen o babanın çocuğu değilsin.”
3- Sadrazam damatlarından birisi eşini üç talakla boşuyor ve sonradan pişman oluyor.Tüm Osmanlı alimlerini dolaşıp çare arıyor.Ancak hepsi olumsuz cevap veriyor.Gagoşim Efendi ise Arapça yazılmış MEŞİHAT fetvasını yanlış buluyor.Fetvadaki bir vav harfinin HALİYE yani HAL olarak okunmayıp ATIFE yani BAĞLAÇ olarak okunmasında MEŞİHAT Makamı yanlış yaptı diyerek fetvayı bozdu.Bunu Haber alan Osmanlı Meşihatı Gagoşim Efendi’yi İstanbul’a suçlu olarak çağırdılar.Şerahlılar Hoca Efendi’yi İstanbul’da idam edecekler diyorlardı.Yüksek Din Kurulu Hoca Efendi’yi sorguya çekerek
-“Sen ne cür’etle meşihatin fetvasını bozarsın” dediler.
Hoca Efendi şöyle cevap verdi.
-“Fetvayı ben bozmadım.Fıkıh kitapları bozmuş.”Falanca kitabı getirin” dedi.Kitabı getirip okudular.İbaredeki hal VAV’ını bağlaç VAV’ı şeklinde okudukları için yanlış mana verdikleri anlaşıldı.
Osmanlı Yüksek Din Kurulu Hoca Efendi’ye Yüksek Alim Kıyafeti vererek Taltif ettiler ve Yüksek Din Kurulunda kalmasını teklif ettiler.Kabul etmedi ve Şerah’a dönerek ders okutmaya devam etti.Çevreyi aydınlatacak alimler yetiştirdi.Yüksek Talebelerinden olan Hacı Zilik Muhammet Efendi Trabzon havalisinde talebe yetiştiren talebelerindendir.Allah Rahmet Eylesin.Amin…
Öteden beri Şerah’ta Yüksek derecede din alimleri yetişti.Mesela Trabzon Müftülüğü, Gümüşhane Müftülüğü yapan Yüksek derecede din alimlerimiz olduğu bilinen bir gerçektir.Üzülerek söylememiz gerekir ki, böyle ufku geniş alimlerimiz yok denecek kadar azaldı veya halkımız tarafından değerlendirilmeye tabi tutulmadı.En büyük eksiğimiz mevcut değerlerimize iltifat göstermememizdir.Çünkü değerli hizmetler iltifata tabidir.
Bu ziyaret esnasında Salih Zeki Acar Hoca'nın dergi hazırlıkları için gelenlere;
-"Uzungöl adına dergi, broşür ve tanıtım faaliyetlerinizi tebrik eder,devamını gönülden beklerim."
Uzungöl,Şerah,gönülde ferah
Tabii güzel etti yaradan Allah
Tanıt beldemizi,olmasın günah
Tanıma,tanıtma dinin emridir.
Ufku Geniş kültürlü çıksın meydana
Rahmet olsun deriz,doğuran ana
Kültürlü insan değer bir cana
Alimler çoğalsa cehalet erir
Bilgili insanlar çıksın ileri
Cahil insanların var mı değeri
Öne geçmesin cahil serseri
Cahillik topluma ne fayda verir
“MEGO”lar geçti sosyal hayatta
Duman Oğlu geldi peşinden hatta.
Namu Şöhret yaptılar çevrede Of’ta
Böylesi tarih yapar,kendi nam verir
Çalış bölgeye,şöhrete değil
Kibir rüşvete,eyleme değil.
Kibrin öncüsü ilk Ebu Cehil
Doğru çalışan değer gösterir
Beldeler halkı ile değer kazanır
Yüksek şahsiyetler meydanı alır
Şahsiyetsiz kişiden millet usanır
Halkın içine velvele verir
Salih gel uzatma kısa kes sözü
Katkı yap beldene yücelsin özü
Kötü davranan görmez gün yüzü
Yüksek şahsiyete tarih şan verir.